Sedef Adası’na Neden Gidilir?
İstanbul’da yaşayanlar adalara bir kez de olsa gitmiştir. Gitmeseler bile Büyükada ve Heybeliada’nın nasıl bir yer olduğunu tahmin edebiliyorlardır. Biz arkadaşlarla yaklaşık 15 sene önce ilk kez adalara gittiğimizde rahatlıkla denize girebiliyorduk. Büyükada, Heybeliada ve Kınalıada yazları gitmek istediğimiz, bize farklı gelen ve gittiğimizde yüzebileceğimiz yerlerdi. Zaman ilerledikçe kalabalıktan ve denizin kirliliğinden dolayı yüzememeye başladık. Yakın zamanlardaki gidişlerimizde daha çok adalarınnın tepesindeki yeşillik alanları tercih ediyorduk. Ve sonunda artık gitmemeye başladık. Çünkü okul ve işten dolayı sadece hafta sonu gitmeye vaktimiz oluyor. Hafta sonları da yerli yabancı turist akınından dolayı Büyükada ve Heybeliada’da yürümek bile çok zorlaşıyor.
Hal böyle olunca yazın serinlemek ve rahat nefes almak için yeni yerler arayışına girdik. Gitmediğimiz bir ada olsun istedik. O zaman tek bir seçenek kaldı; Sedef Adası. Sedef Adası Prens Adaları içinde en küçük adalardan biri. Büyükada’ya 10 dakika, Kartal’a 30 dakika mesafede.
Sedef adası fayton sesi ve kirinden uzak, doğanın içinde sessiz sakin bir ada. Sessiz sakin çünkü adanın en son dörtte üçü özel mülkiyetti. Nasıl yani özel mülkiyet? İşte böyle:
Sedef Adası’nın Sahipleri Kim?
Kesin kayıtlar tarafından doğrulanmasa da Sedef Adası Sultan Abdülmecid tarafından 1850 tarihinde Fethi Ahmet Paşa’ya hediye ediyor. Fethi Ahmet Paşa devlet yönetiminde önemli görevler üstlendiği için Sedef Adası bir nevi mükafat oluyor. Fethi Ahmet Paşa’nın Sedef Adası’nı ağaçlandırdığını özellikle de zeytin ağaçları diktiği söyleniyor. Fakat 1. Dünya savaşında odun ihtiyacını karşılamak için buradaki ağaçların çoğu kesilmiş ve çorak bir arazi kalmış. Bu arada Yavuz Zırhlısı da Sedef Adası’na demirlenmiş.
Sonrasında 1950’li yıllarda Fethi Ahmet Paşa’nın torunları Şehsuvar Menemencioğlu ve kardeşi Reyan Şehsuvaroğlu adayı ağaçlandırmaya başlıyor. Etap etap dikilen yaklaşık 500-600 bin fidan şu an adayı yeşillendiriyor. Ayrıca Şehsuvar Menemencioğlu bir kooperatif kurarak adada kendiyle birlikte kalacağı 50-100 aileye ev yapıp satıyor. Şu an adada yaklaşık 150 ev olduğu söyleniyor.
1986 yılında Şehsuvar Menemencioğlu da vefat edince ada New York ve Londra’da yaşayan Esra Bereket ve Mehmet Birgen kardeşlere kalıyor. Mehmet Birgen de sağ olsun bunca yıl özenle korunan ve kimsenin rahatlıkla girip yerleşemediği adanın 4 dönümünü Suudi Kralın kardeşi Saddam Bin Abdulaziz’e satıyor. Yıllardır imar olmayan, SİT alanı kabul edilen Sedef Adası’nı 2011 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Saddam Bin Abdulaziz için imara açıyor.
Sedef Adası’nda Bir Gün
Yaz bitmeden serinleyelim ama çok da uzağa gitmeyelim diyerek Sedef Adası’na gitmeye karar verdik. Sedef Adası’nda özel beach olarak Liya All ve Elio Sedef dışında bir de halk plajı bulunuyor. Bostancı’dan kalkan şehir hatları vapuruyla Sedef Adası’na ulaşmak mümkün. Bunun yanı sıra özel beachlerin kendi tekneleriyle direkt ulaşım sağlayabilirsiniz. Özel beachlerde yeme içme hizmeti dışında bir de özel günler için düğün dernek organizasyonları da düzenlenebiliyor. Biz gittiğimizde Liya All’da organize edilen düğün çok güzel görünüyordu. Eğer nikah yapıp sonra arkadaşlarımla eğleneceğim derseniz çok güzel bir mekan.
Sedef Adası diğer adalar gibi bol yosunlu ve denizanalarıyla kaplıydı. Madem çok fazla yüzemeyeceğiz bari biraz gezelim dediğinizde 50 metre ileride özel mülktür girilemez tabelası sizi karşılıyor. Ve geziniz 3 dakika içerisinde bitiyor. Sessizliği ve kalabalık olmaması nedeniyle Sedef Adası dinlenmek için güzel bir yer.
Sedef Adası’nda Konakla-ma
Günübirlik değil de bu kez adalarda kalalım, akşam canlı müzikle eğlenelim, sabah da daha turistler gelmeden erkenden adanın keyfini çıkaralım diyorsanız bu kalacağınız ada Sedef Adası olamayacaktır. Çünkü adada konaklayacak bir yer mevcut değil. Özel mülkiyetler dışında konaklama seçeneği yok.
Bundan dolayı 17:30 gibi adayı terk etmeniz istenmektedir. Biz geldiğimiz tekne ile Büyükada’ya geçtik ve orada konakladık. Büyükada’da konaklamak için seçenek çok fazla fakat eski bir otel değil de yeni yapılmış otel tercih sebebiniz ise No:2 Otel tam size göre.
Daha yeni açılmış olan otelin ( 2019 Haziran ) internette görünürlülüğü fazla olmadığı için biz uzun otel arayışımız sırasında bu oteli bulamadık. Adada kaldığımız akşam gezerken birden önünden geçerken bizi kendine çeken No 2 Otel’i gördük. Tarihi bir binanın içini komple yenileyerek No 2 Otel’i yapmışlar. Hem temiz hem de yeniydi.
Biz şehir hatları iskelesi karşısındaki Mom Otel’de kaldık. Mom Otel yaklaşık 100 yıllık tarihi bir bina ve hemen merkezde fakat eski olmasından dolayı çok da konforlu sayılmaz. Ama tarihi yerlerde kalmak isteyenler için Mom Otel önerilir.
Alaçatı ile ilgili yazımı buradan okuyabilirsiniz.